tahtadan kelebek
karbonat tebessüm
talaş sineği-
göbeğimi seviyorum
ve içki satan adam bana
"Bay Schiltz," diyor
hipodromdaki gişeciler
"SAİR BİLİR!" diye bağırıyorlar
kuponlarımı paraya tahvil
ettiğimde.
hatunlar
yatakta ve yatak dışında
beni sevdiklerini söylüyorlar
ben ıslak beyaz ayaklarla
dolaşırken.
sarhoş gözlü albatros
Temel reis'in boklu şortu
Paris'in tahtakuruları,
barikatları yıktım
ve otomobili
akşamdan kalmalığı ve
gözyaşlarını
ezberledim
ama trafikte arabaların
bir kediyi ezip geçmelerini seyreden
okul çocuğu gibi biliyorum
son hükmü.
kafatasımın kubbesinde
bir buçuk santimlik bir çatlak
var.
dişlerimin çoğu
önde. süpermarketlerde birden
başım döner.
viski içtiğimde kan
kusarım ve hiç
uğruna hayatımdan
çıkan,
kaybolan,
iyi kadınları düşününce
elem hissederek denli
hüzünlenirim:
Pasadena yolculukları,
çocuk piknikleri,
lavabo borusundan kayıp
giden dişmacunu
kapakları.
sübyanlar kadınlığa
geçer ve
makineliler
gözkapaklarından daha ince
bir duvarın arkasına
sinmiş bendenize doğrultulmuşken
içmekten
atlara ve
şiire
oynamaktan başka çare yok.
yapılan bütün hatalardan
başka
savunmak yok.
bu arada
duş yapıyor
telefona cevap veriyor
yumurta haşlıyor
devinimi ve artıkları inceliyor
ve kendimi
yanımdaki kadar
mutlu hissediyorum
güneşin altında yürürken.
- ( sarhoş çal piyanoyu
vurmalı çalgı gibi
parmaklar biraz
kanamaya başlayana dek, Sayfa: 127/128/129 )