bu intihal, elbette, burada
ellerim ve ayaklarımla oturmuş,
bir ölümcül sigara daha
yakıyorum,
sonra daha da ölümcül alkolden
koyuyorum kendime,
ve bu intihal
çünkü bir zamanlar
ayyaş fahişeme Pound okurdum,
ilk aşkıma.
bilmiyordum işte, hala da bilmiyorum.
gömdüm onu, başkalarına ilerledim,
sonra Las Vegas'ta evlendim,
ve kaybettim.
aslında yapmak istediğimiz, elbette, yüzyılların
sisini yarıp
aydınlık ve parlak yere çıkmak,
parlak ve aydınlık,
kükreyen yer.
ben denedim,
ıskaladım.
CoCo'nun Yeri'ne gidip
emekli indirimli
yemeğimi alıyorum;
hesaplı, çorba ya da salata,
meşrubat, asıl yemek, hatta
mısır ekmeği.
diğer yaşlı
osuruklarla oturup
onları dinliyorum, o kadar da
kötü değil muhabbetleri, gerçekten, onlar da
özlerine kadar yanmış.
şimdi burada oturmuş
intihal yapıyorum, muhtemelen
Idaho'da bir yerde
son portakal suyuna beynini akıtan
Küba'lı Balıkçı'dan alıyorum
gücümü
hala.
hepimiz çalarız.
ama size şu kadarını söyleyeyim,
en sevdiğim intihal biçimi
Alexander Vadisi'nin
1988 yılına ait
cabernet sauvignon şarabını bardağa
doldurmak.
bir keresinde
bir binanın ikinci katında bir odada
bir kanserli kadının elini tuttum,
yaydığı koku
binlerce metre öteden alınabilirdi,
nefesimi tuttum,
annem, annen,
herkesin annesi,
ve şöyle dedi ölürken,
"Henry, o korkunç
sözcükleri neden
yazıyorsun?"
- ( Kimse Bilmez Ne Çektiğimi ; S: 188/189 )
30 Ekim 2016 Pazar
14 Ekim 2016 Cuma
HARCANMIŞ
sık sık birileri
hayatını boşa harcadığından
şikayet eder
ve birinin ona bunun öyle
olmadığını söylemesini
bekler.
bak, şunu şunu yaptın, sonra
şunu yaptın, az
değil.
öyle mi düşünüyorsun gerçekten?
elbette.
ama
haklıdır aslında,
harcanmıştır.
cesaret gösterememiştir.
yaratıcılıktan yoksundur.
ona yapması öğretileni
yapmıştır.
direnmemiştir, kendine ait
düşünceleri yoktur.
itilmiş, kakılmış
ve boyun eğmiştir.
korkakça davranmıştır.
kokuşmuştur hayatta.
hayatı kokuşturmuştur.
şimdi de başarısız olmadığının
söylenmesini bekliyor.
tanıyorsunuz onu.
o her yerde.
ruhsuz olan.
ölümden önce ölenlerin çetesinin bir üyesi.
müşfik mi davransak ona?
yalan mı söylesek?
duymak istediği sözcüklerimi söylesek?
cesur insanların bugün kendini içinde
bulduğu durumun nedeni.
ve bana sorduğunda, duymak istemediği
şeyi söylerim.
siz onu benden uzak tutun
en iyisi, yoksa
ne kadar acımasız biri olduğumu söyleyecektir size.
size danışsınlar
en iyisi.
ben bulaşmak istemiyorum.
- ( Kimse Bilmez Ne Çektiğimi ; S: 165/166 )
hayatını boşa harcadığından
şikayet eder
ve birinin ona bunun öyle
olmadığını söylemesini
bekler.
bak, şunu şunu yaptın, sonra
şunu yaptın, az
değil.
öyle mi düşünüyorsun gerçekten?
elbette.
ama
haklıdır aslında,
harcanmıştır.
cesaret gösterememiştir.
yaratıcılıktan yoksundur.
ona yapması öğretileni
yapmıştır.
direnmemiştir, kendine ait
düşünceleri yoktur.
itilmiş, kakılmış
ve boyun eğmiştir.
korkakça davranmıştır.
kokuşmuştur hayatta.
hayatı kokuşturmuştur.
şimdi de başarısız olmadığının
söylenmesini bekliyor.
tanıyorsunuz onu.
o her yerde.
ruhsuz olan.
ölümden önce ölenlerin çetesinin bir üyesi.
müşfik mi davransak ona?
yalan mı söylesek?
duymak istediği sözcüklerimi söylesek?
cesur insanların bugün kendini içinde
bulduğu durumun nedeni.
ve bana sorduğunda, duymak istemediği
şeyi söylerim.
siz onu benden uzak tutun
en iyisi, yoksa
ne kadar acımasız biri olduğumu söyleyecektir size.
size danışsınlar
en iyisi.
ben bulaşmak istemiyorum.
- ( Kimse Bilmez Ne Çektiğimi ; S: 165/166 )
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)