25 Aralık 2016 Pazar

SOYULMUŞ

ben bittim,
kulbu bulamıyorum,
çok fazla soyulmuşum
hiçliğin arka sokaklarında,
çok fazla merhametsiz
akşam geçirmişim, yetmezmiş
gibi bir takıntı ölümcül
kadınlara.

ben
bittim. sarın
beni, paketleyin,
Normandy'nin kuşlarına
ya da Santa Monica'nın
martılarına
fırlatın,
artık okumuyorum,
artık
üremiyorum,
tel örgünün üstünden
yaşlı adamlarla
muhabbet ediyorum.

intihar kompleksimin çözüldüğü
nokta bu mu? :birinin bana
telefonda sorduğu soru şu:
Kerouac'la hiç karşılaştın mı?

otobanlarda beni geçmelerine izin veriyorum artık.
15 yıldır kimseyle yumruk yumruğa gelmedim.
gecede üç kez işemeye kalkıyorum.

ve sokakta bir yosma gördüğümde
tek gördüğüm
bela.

ben
bittim, başladığım yere
döndüm, tek başıma içiyor
ve klasik müzik
dinliyorum.

ölümle ilgili asıl mesele hazırlanmak.
bir kaplan yürüyor düşlerimde.

ağzımdaki sigara patladı.

tuhaf şeyler hala
oluyor.

hayır, Kerouac ile hiç karşılaşmadım.

gördünüz mü?:
tamamen
boşa
geçmemiş
ömrüm.

- ( Kapalı Bir Kapıdır Cehennem ; S: 134  / 135 )


NEYE DOKUNSAN

eski bir New Orleans pansiyon odasında elbiselerini giyerdin,
sen ve depocu çocuk ruhun,
sonra küçük yeşil el arabanı iterek senin
farkında bile olmayan tezgahtar kızların önünden
geçerdin, minik ve dikdörtgen beyinleri ile daha
büyük şeylerin düşlerini kuran
kızların.

ya da Los Angeles, yedek parça fabrikasındaki
sevkiyat memurluğundan dönüp asansörle 312 numaraya
çıkar ve akşamın altısında yatağa uzanmış sarhoş
bulurdun kadınını.

onları seçmeyi bilemedin hiçbir zaman, artıkları,
kaçıkları, alkolikleri, hapçıları buldun hep.
belki de bulabileceklerinin onlardan ibaretti, onların da
bulabilecekleri senden.

barlara takılıp başka kaçıklar, alkolikler,
hapçılar buldun. topuklu ayakkabıların içindeki
bir çift zarif bilek aklını başından
almaya yeterdi.
yayların üstünde hoplayıp zıpladın onlarla
hayatın sırrını
keşfetmişçesine.

sonra tezgahtar Larry'nin koca göbeği ve minik
gözleri ile yanına geldiği gün vardı, sürekli
ıslık çalardı Larry.
ıslığı kesip sen sevkiyat masasında çalışırken
başına dikilmişti.

sonra sallanmaya başlamıştı ileri geri, böyle bir
alışkanlığı da vardı, sen çalışırken başına
dikilip sallanır ve seni seyrederdi, şu şakacı
tiplerden biri, bilirsiniz,
ve gülmeye başlamıştı, sen akşamdan kalma ve
traşsızdın ve yırtık bir gömlek vardı üstünde.

"ne var, Larry?" diye sormuştun.

"Hank, neye dokunsan boka dönüyor!" demişti.

tartışacak bir şey yoktu.

- ( Kapalı Bir Kapıdır Cehennem ; S: 106/ 107/  )










18 Aralık 2016 Pazar

ÇEKİK PERDE

en sevdiğim yanın
dedi hatun bana
kabalığın -
şu haline bak
elinde bira
ağzında puro
oturmuşsun
kirli ve kıllı göbeğin
gömleğinden dışarı fırlamış.
ayakkabılarını çıkarmışsın
sağ çorabın delik
koca başparmağın görünüyor.
beş günlük
sakal var suratında
dişlerin sarı
kaşların
aşağı sarkıyor
ve görenin ödünü bokuna
karıştırmaya yetecek kadar
yara izi var yüzünde.
küvetin hep
kirli
telefonun yağ tabakası ile
kaplı
ve buzdolabındaki yiyeceklerin yarısı
çürük.
arabanı hiç bir zaman
yıkamazsın.
bir haftalık gazeteler var
her tarafta.
pornografik dergiler
okuyorsun
ve televizyonun yok
ama
tekele  telefonla içki siparişi veriyorsun
bahşişin de dolgun.
ve en iyi
yanın
bir kadını seninle yatmaya
zorlamayışın.
hiçbir şeyle ilgili değilsin
ve sana bir şey söylediğimde
karşılık vermiyor
beni duymamış gibi
enseni kaşıyor
ya da etrafına bakınıyorsun.
lavabonda eski ve ıslak
bir havlu
duvarında
Mussolini'nin
fotoğrafı var
ve hiçbir şeyden
şikayet etmiyorsun
soru sormuyorsun
seni altı aydan beridir
tanıyorum ve
nasıl bir olduğun hakkında
en ufak bir fikrim yok.
çekik bir perde
gibisin
ama en çok da
bu yanını seviyorum senin:
kabalığını:
bir kadın hayatından çıkıp
çabucak unutabilir seni.
seni terkettikten sonra, balım,
ancak YUKARI gidebilir kadın.
aradığı erkeği henüz bulamamış
bir kadın için
bir süre takılınacak
ideal erkek tipisin.
bu .mına koduğumun viskisi
nefis
hadi
Scrabble
oynayalım.

- ( Kapalı Bir Kapıdır Cehennem ; S: 76/ 77/ 78 )



YÜREĞİN KARTALI

bundan  2000 yıl sonra
hala burada iseler
ne yazacaklar
acaba?

şimdi
cabernet sauvignon içiyorum
Bach dinleyerek: çok tuhaf : bu
sürekli ölüm
                bu
sürekli hayat

sigara tutan
elime bakınca
ezelden beri
buradaymışım
gibi geliyor bana.

şimdi
süngü takmış birlikler
komşu kasabaya giriyorlar.
köpeğim, Tony, bana
gülümsüyor.

insanın kendini
nedenini bilmeksizin
iyi hissetmesi ne güzel:
ya da sınırlı olsa bile
seçimi olabilmesi;
ya da biraz aşkı,
nefrete
dönüşmeyen.
güvenin, dostlar, ama tanrılara
değil,
kendinize:
sorma,
anlat

cehennemin
gölgelerinde
ulvi
bir müzik
bekliyor
diyorum
size.

- ( Kapalı Bir Kapıdır Cehennem ; S: 55/56 )


YUVARLA ZARLARI

deneyeceksen, sonuna kadar
dene.
yoksa, hiç kalkışma.

deneyeceksen, sonuna kadar
dene.
bu kız arkadaşını, karını, akrabalarını,
işini ve belki de
aklını yitirmene neden olabilir.

sonuna kadar git.
3-4 gün aç kalmak anlamına
gelebilir.
bir park bankında soğuktan tir tir
titremek anlamına gelebilir.
kodes anlamına gelebilir.
hor görülme,
alay
ve tecrit
anlamına gelebilir.
tecrit bir
armağandır,
diğerlerine dayanıklılık
sınavı, gerçekten ne kadar
yapmak istediğinin
ölçüsü.
reddedilmeye rağmen,
olanaksızlığa rağmen,
yapmayı sürdürmelisin,
tahayyül edebileceğin her şeyden
daha güzeldir.

deneyeceksen,
sonuna kadar dene.
yok bununla kıyaslanabilecek
başka bir duygu.
tanrılarla
yalnız kalacaksın
ve alev alev yanacak
geceler.

sonuna kadar,
sonuna kadar.

hayatı o mükemmel kahkahanın
üzerine süreceksin, yok
başka değecek
savaş.

- ( Kimse Bilmez Ne Çektiğimi ; S: 198/199 )