21 Ocak 2015 Çarşamba

MAVİ KUŞ

bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama ben ondan güçlüyüm, kal,
diyorum ona, kimsenin
seni görmesine izin veremem.

bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama viski döküyorum üstüne
sigara dumanına
boğuyorum,
fahişeler, barmenler ve
bakkal çırakları hiçbir zaman
bilmiyorlar onun orada
olduğunu.

bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama ben ondan güçlüyüm,
yat lan aşağı, diyorum ona,
ocağıma incir dikmek mi
niyetin? Avrupa'daki kitap
satışlarımı sabote etmek mi?

bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama zekiyim, sadece
geceleri izin veriyorum çıkmasına,
herkes yattıktan sonra.
orada olduğunu biliyorum, derim
ona, kederlenme
artık.

sonra yerine koyarım yine
ama hafifçe öter
tamamen ölmesine de izin
vermiyorum
ve birlikte uyuyoruz
gizli antlaşmamızla
ve insanı ağlatacak kadar
güzel, ama ben
ağlamam, ya
siz?

- ( Kapalı Bir Kapıdır Cehennem ; S: 112/ 113/)




18 Ocak 2015 Pazar

SOĞUK VE ACIMASIZ BAY H.C.

   sonra baktım beni omuzlamış, Sanchez'den söz ediyorum, yukarıya taşıyor, yatak odasına, kadını ile şey ettikleri yere ve kendimi yatağın üstünden buluyorum, Sanchez gitmiş, kapı kapalı, ve müzik sesi geliyor aşağıdan, ve kahkaha, ikisinden de, ama sevecen kahkahalar, kötülük yok, ve bilemiyorum ne yapacağımı, insan en iyisini pek ummaz, ne talihin ne de insanların, herkes sonunda hüsrana uğratır, neyse sonra kapı açılıyor, bir ışık hüzmesi, Sanchez kapıda-
   "hey, Bubu, bir şişe kaliteli Fransız şarabı... yavaş iç, iyi gelecektir. uyursun. mutlu ol. seni sevdiğimizi söylemeyeceğim, kolaya kaçmak olur. aşağı gelmek, dans edip şarkı söylemek, konuşmak istersen, o da olur. ne istersen onu yap. işte şarap."
   şişeyi elime tutuşturuyor. çılgın bir korneti kaldırır gibi kaldırıyorum şişeyi, tekrar tekrar. perdedeki yırtıktan yıpranmış ayın bir parçası sıçıyor odaya. tam anlamı ile güzel bir gece; hapis değil; çok uzak hapiste olmaktan...
   sabah uyanınca aşağı inip işiyor, heladan çıkıyorum. tek kişinin zor sığacağı kanepede uyurken buluyorum onları, ama tek kişi değiller, ve yüzleri birlikte uykuda, ve bedenleri birlikte uykuda, nedir bu duygusallık??? minicik bir yumru oluşuyor gırtlağımda sadece, güzelliğin kasvete kendiliğinden dönüşü, birilerinin bu güzelliğe sahip olduğunu bilmek, benden nefret bile etmediklerini bilmek... ve hatta bana neyi dilemeleri?...
   sadık ve duygulu ve hasta ve kasvetli ve Bukowski olarak çıkıyorum dışarı, yaşlı, yıldızlı bir güneş, tanrım, son köşeye çekilmek, son gecenin fırtınası, soğuk bay C., acımasız H., Mary Mary, duvarda bir böcek kadar net, aralık sıcağı bir beyinağı ölümsüz omurgamda, merhamet, Kerouac'ın Meksika rayları üstünde ölü yatan bebeği gibi, kulübelerinde bırakıyorum onları, dahiyi ve sevgilisini, ikisi de benden üstün, ama Anlam, bu işte, sıçarak, kayarak, ta ki, belki bunu tek başıma yazana dek, birkaç şeyi dışarıda bırakmak kaydı ile (muhtelif güçlü kaynaklar tarafından tamamen normal ve aptalca mutluluk verici olan şeyler yapmakla suçlanıyorum)
   ve on bir yıllık arabama atlıyorum
   oradan uzaklaştım bile
   kendimin ötesinde kaçak bir öykü yazıyorum
   aşk üstüne
   ama, belki, size bir anlam
   ifade eder.
   kullarınız
   Sanchez ve Bukowski
   hamiş. -bu kez aynasızlar ıskaladı. yanınızda yutabileceğinizden fazlasını bulundurmayın: aşk, tutku ya da nefret.

- (KASABANIN EN GÜZEL KIZI, SAYFA:84/85)

17 Ocak 2015 Cumartesi

FİL BACAK BUKOWSKİ

   oturup biraz daha içtim. o pis Meksikalı'nın kamyonun kapağını yüzüme kapatışı gitmiyordu gözümün önünden. kibar olmayacaktın hayatta. işsizlik sigortasını düşündüm soran. evli olmayan bir çift işsizlik sigortasından yararlanılabiliyor muydu? tabii ki hayır. açlıktan ölseler bile. ve kirli bir sözcüktü aşk. ama Linda ile aramızdaki bağın bir kısmıydı-aşk, bu yüzden açlık çekiyor, birlikte içiyor, birlikte yaşıyorduk. nedir ki evlilik? onaylanmış bir S.KİŞ, onaylanmış S.KİŞLER. ama hiç şaşmaz, sonunda SIKICI olur, işe dönüşür, ama dünyanın istediği buydu: kapana kısmış, yapması gereken bir işi olmayan zavallılar. lanet olsun, sefilhaneye taşınıp Linda'yı koca Eddie'nin yanına yollamayı yeğlerdim. Koca Eddie salağın tekiydi ama Linda'ya üst baş alır, karnını doyururdu hiç olmazsa. ben yapamıyordum.
  Fil Bacak Bukowski, sıfır.

 - ( KASABANIN EN GÜZEL KIZI, SAYFA: 65 )

KASABANIN EN GÜZEL KIZI

   Sahile götürdüm onu o gün. Yaz henüz başlamamıştı, hafta sonuydu, tenhaydı sahil. Harikuladeydi. Berduşlar paçavraları ile kuma uzanmışlardı. Bazıları taş banklara uzanmış şişeyi paylaşıyorlardı. Martılar telaşsız ve aptalca uçuşlarındaydılar. Yetmişlik- seksenlik karılar kocaları öldükten sonra kendilerine kalacak evleri satıp satmamayı tartışıyorlardı. Her şeye rağmen huzur vardı havada. Denize doğru yürüdük. Çok az konuşarak. Mutluyduk birlikte. İki sandviç, biraz cips ve içecek bir şeyler aldım. Kuma uzanıp atıştırdık. Birbirimize sarılıp uyuduk bir süre. Sevişmekten bile daha güzeldi sanki. Gerilimsiz bir birlikte akış. Uyandıktan bir süre sonra eve döndük. Yemek pişirdim. Yemekten sonra birlikte oturmayı teklif ettim. Bir şey söylemeden uzun süre baktı bana. Sonra yumuşak bir sesle, "Olmaz," dedi. Onu bara bıraktım, çıkmadan önce eline bir içki tutuşturdum. Bir ambalaj fabrikasında iş buldum. Hafta öyle geçti. Dışarı çıkamayacak kadar yorgun oluyordum, ama Cuma gecesi Batı Yakası'na gittim. Oturup Cass'ı bekledim. Saatler geçti. Barmen yanıma geldiğinde sarhoş olmak üzereydim. "Kız arkadaşın için üzüldüm," dedi.
   "Neden?"
   "Özür dilerim haberin yok mu?"
   "Hayır."
   "İntihar. Dün gömdüler."
   "Gömdüler mi?" Her an kapıdan girecek gibi bir his vardı içimde. İnanamıyordum.
   "Kız kardeşleri kaldırdı cenazesini."
   "Nasıl?"
   "Gırtlağını kesmiş."
   "Anlıyorum. İçkimi tazele."
Kapanış saatine kadar içtim. Cass. Beş kız kardeşin en güzeli. Kasabanın en güzeli. Arabayı eve sürerken düşünüyordum. "Hayır," dediğinde üstemeliydim. İstemişti beni, şüphe yoktu. Tembel, ilgisiz, bencilce davranmıştım. İkimizinde ölümünü hak etmiştim. Köpeğin tekiydim. Hayır, köpeklerin ne günahı vardı? Evde bir şişe şarap buldum, içtim. Cass, kasabanın en güzel kızı, yirmisinde ölü.



- ( KASABANIN EN GÜZEL KIZI, SAYFA: 10-11 )

2 Ocak 2015 Cuma

KATİL GÜLÜMSER

eski sevgililerim hala arıyorlar
kimi geçen yıldan
kimi önceki
kimi de daha önceki yıllardan.
iyi bir şeydir yürümeyen
ilişkileri bitirmek
başarısız olduğun insandan
nefret etmemek
hatta unutmamak da
iyidir.

ve bana başka biriyle şanslarının yaver gittiğini
ve mutlu olduklarını söylediklerinde
hoşuma gidiyor.
beni atlattıktan sonra
bütün mutlulukları hak ediyorlar.
hayat çok daha güzel görünüyor onlara
benden sonra..

onlara
kıyaslama imkanı
yeni ufuklar
huzur
ve bensiz bir
gelecek verdim.

telefonu her kapatışımda
adalet yerini buldu, diye hissederim.

- ( SARHOŞ ÇAL PİYANOYU 
    VURMALI ÇALGI GİBİ
    PARMAKLAR BİRAZ
    KANAMAYA BAŞLAYANA DEK , SAYFA: 102,103 )