17 Ocak 2015 Cumartesi

KASABANIN EN GÜZEL KIZI

   Sahile götürdüm onu o gün. Yaz henüz başlamamıştı, hafta sonuydu, tenhaydı sahil. Harikuladeydi. Berduşlar paçavraları ile kuma uzanmışlardı. Bazıları taş banklara uzanmış şişeyi paylaşıyorlardı. Martılar telaşsız ve aptalca uçuşlarındaydılar. Yetmişlik- seksenlik karılar kocaları öldükten sonra kendilerine kalacak evleri satıp satmamayı tartışıyorlardı. Her şeye rağmen huzur vardı havada. Denize doğru yürüdük. Çok az konuşarak. Mutluyduk birlikte. İki sandviç, biraz cips ve içecek bir şeyler aldım. Kuma uzanıp atıştırdık. Birbirimize sarılıp uyuduk bir süre. Sevişmekten bile daha güzeldi sanki. Gerilimsiz bir birlikte akış. Uyandıktan bir süre sonra eve döndük. Yemek pişirdim. Yemekten sonra birlikte oturmayı teklif ettim. Bir şey söylemeden uzun süre baktı bana. Sonra yumuşak bir sesle, "Olmaz," dedi. Onu bara bıraktım, çıkmadan önce eline bir içki tutuşturdum. Bir ambalaj fabrikasında iş buldum. Hafta öyle geçti. Dışarı çıkamayacak kadar yorgun oluyordum, ama Cuma gecesi Batı Yakası'na gittim. Oturup Cass'ı bekledim. Saatler geçti. Barmen yanıma geldiğinde sarhoş olmak üzereydim. "Kız arkadaşın için üzüldüm," dedi.
   "Neden?"
   "Özür dilerim haberin yok mu?"
   "Hayır."
   "İntihar. Dün gömdüler."
   "Gömdüler mi?" Her an kapıdan girecek gibi bir his vardı içimde. İnanamıyordum.
   "Kız kardeşleri kaldırdı cenazesini."
   "Nasıl?"
   "Gırtlağını kesmiş."
   "Anlıyorum. İçkimi tazele."
Kapanış saatine kadar içtim. Cass. Beş kız kardeşin en güzeli. Kasabanın en güzeli. Arabayı eve sürerken düşünüyordum. "Hayır," dediğinde üstemeliydim. İstemişti beni, şüphe yoktu. Tembel, ilgisiz, bencilce davranmıştım. İkimizinde ölümünü hak etmiştim. Köpeğin tekiydim. Hayır, köpeklerin ne günahı vardı? Evde bir şişe şarap buldum, içtim. Cass, kasabanın en güzel kızı, yirmisinde ölü.



- ( KASABANIN EN GÜZEL KIZI, SAYFA: 10-11 )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder