12 Ocak 2020 Pazar

İLK FAHİŞEYE DUYULAN AŞK

kadın karşıtı mı, öyleydim tabii ki, ve yazık ki
böyle bir giriş
yapmamız gerekiyor,
ama bu yersiz sözcükleri bu aydınlanmış
yılda ziyan ettiğimize göre, köküne inmekte yarar var, çirkin
ama kabadayıydım, yirmi beş yaşlarında, çok
içiyordum, kendime acıma duygusuyla
kafayı yemiştim muhtemelen, ama yine de
o ucuz barlarda takılan birkaç ayının
dudağını patlatıp gözünü
morartmıştım.
kızların hoşuna gidiyordu, ama
kız da denmezdi ki
onlara...
her neyse, depo memuru ya da işsiz
bir fabrika işçisi olarak
bana seçtiğim yolun ve ucuz barlarda
içerek ziyan ettiğim gecelerimin
hatası kalıyordu,
sıkı içici ve canının istediğini her şeyi
söyleyip arkasında durmaya hazır
biri olarak ünlendim.
sıkıldınız mı?
neyse, o barlardan birinde
Julia vardı.
tek kelime etmeden
başını önüne eğip
içkileri dipleyen
HARİKULADE bacaklı Julia,
sol elde iri bir siğil,
sigarasının külünü her yere düşürüyordu,
sonra,
arada sırada
başını kaldırıp
derin bir biçimde
(bana öyle gelmişti en azından)
"BOK!"
diyordu,
ve duvarlara ve aynalara ve üzerime
sıçrıyordu ve harikulade
bacaklara bakarak
içimden, bu kadını gerçekten
tanımak istiyorum, diye geçirirdim.

bir engel yok gibiydi,
ben de kalkıp yanına oturdum,
birlikte içtik ve kapanış saati geldiğinde
otel odama gitmek üzere
birlikte çıktık.

sıkıldınız mı?
ben sıkılmamıştım ama.

onu otelin lobisinden geçirmek
başlı başına bir işti-
o müthiş vücutta o harikulade
bacaklar- topuklu ayakkabıların üzerinde
yalpalıyordu. (bu seksist bir söylem
tabii ki- beni bağışlayın)
ve onu asansöre sokup
odama çıkardım,
sonra oturtup
içkileri doldurmaya başladım...
sıkıcı ve sıradan mı
diyorsunuz?- hiç de değil.
onu iskemleye oturttum
ve sigara içip
içkileri dipledi.

basit bir düzüşme peşinde değildim ama,
niteliklerimi sergilemek
istiyordum.
kollarımı iri buluyordum,
kaslı,
ve güçlü bacaklarla
doğmuştum bir şekilde,
ayrıca söyleyecek ilginç ve
olağan dışı laflarım olduğunu hissediyordum,
bu yüzden şortumla
bir aşağı bir yukarı yürüyor,
içkileri dipliyor,
tazeliyor,
sıcak sigara külüyle
fanilama delikler açıyordum,
ama hatun ilgisiz görünmeye
devam edince
duvara
şarap bardağı fırlatıp
nasyonal sosyalist şarkıları
söylemeye başladım.
bu onu biraz uyandırdı
ama telefonu kapatmadan önce
anasına küfrettiğim
resepsiyon memurunu da
uyandırmıştı.

polis geldiğinde
dolunayda
kaptırmış gidiyordum
o harikulade bacakların
arasında.
kapı kilitliydi
ve evren
benim şarkımı
söylüyordu.

belli aralıklarla
beş yıl yaşadım
o fahişeyle
ve öylesi bir cehennemi
hayal bile edemezsiniz

benim yerimde
olmadıkça,
ki hepimiz
üç aşağı beş yukarı
olmuşuzdur
bir şekilde.




- (  Kaybedenin Önde Gideni   S: 23 / 24 / 25 / 26 )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder