beni burada
perdesi yırtık bir odada bırakarak
ve Siegfried's Ildyll çalıyor küçük kırmızı radyoda
ve çabuk terk ettin beni
gelişin kadar ani
ve yüzünü ve dudaklarını silerken
ömrümde gördüğüm en iri gözleri
açıp, "senin olacağını
tahmin etmeliydim," dedin
ve tanıdın beni
ama çok sürmedi
ve yan yatakta yatan
ince beyaz bacaklı adam,
"ölmek istemiyorum," dedi
ve senin ağzından kan boşaldı yine
ve avucumda tuttum kanını,
bütün o gecelerden arda kalanı, ve günlerden,
ve yaşlı adam hayattaydı hala
ama sen değildin.
ve geldiğin gibi gittin,
çabuk terk ettin beni,
daha önce defalarca terk etmişliğin vardı
ve paramparça olacağımı düşünmüştüm
olmadım ama
ve her seferinde dönmüştün.
şimdi kırmızı radyoyu kapattım
ve yan dairede biri kapıyı çarptı.
iddianame kesin: seni asla sokakta bulamayacağım,
telefon da asla çalmayacak ve yaşadığım sürece
huzur bulamayacağım.
birçok ölümün olması
ve bunun ilk olmayışı yeterli değil;
birçok gün, belki de yıl daha
yaşayacak olmam da yeterli değil.
yeterli değil.
artık konuşmayan ölü bir hayvandan
farkı yok telefonun. konuştuğunda da
yanlış bir sesle konuşacak artık.
daha önce de bekledim ve her seferinde
kapıdan girdin. Bekleme sırası sende şimdi.
- ( Kaybedenin Önde Gideni S: 36 / 37 )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder